CERKEZ
   
     Bulunduğu memleketin tanınmış ailelerinden birine mensup olan Mahir usta güvenilir ve iyi bir dizel tamircisiydi.Çevresinde sayılan bir adamdı.Yirmi yıllık evli olana kadar beklemiş hala çocuğu olmamıştı.Bu konu onu çok rahatsız ediyordu.Köklü bir aileye mensup ,hanımefendi kelimesini fazlasıyla hak eden ,muhterem bir hanımla evliydi,ve bu evliliği bitirecek bir harekette bulunması mümkün değildi.Bu konu da kararını vermişti.Yakın vilayetin bir ilçesinde çok güzel çerkez kızları bulunduğunu ve kız gelin ederken güçlük çıkarmadıklarını duymuştu.
   Hemen harekete geçti,yanına o yöreyi bilen bir tanıdığı ile kız görmek ve almak için yola çıktılar.Tanıdığının tavsiyesi ile köyün yoksulları arasında bulunan Halil isimli köylünün evine misafir oldular.Mahir usta ,kızın babası ve büyük ağabeyine durumunu anlattı ve evlenmek istediğini söyledi.Kızın babası hemen evet dedi ve içeriye seslendi.Gelin gönderilmek istenen kız elinde tepsiyle içeri girdi ,gül şerbeti dolu bardakları önce Mahir ustaya daha sonra ustanın yanındaki nisbeten genç olana ikram etti.Mahmut usta fazla dikkat edememekle birlikte kızın çok güzel olduğunu görmüştü aceleyle alınacak -istenecek şeyler konusuna hızlı bir giriş yapmıştı.
     Şerbetleri ikram eden genç kız korku -kaygı karışımı bir duyguyla mutfakta yengesine ;yenge bu adam kendisi için mi gelmiş ?He söylesene kendisi  için mi gelmiş ?yenge nolur söyle diye ısrarla soran kıza tereddütsüz ve soğukkanlı bir şekilde;
     haince koca bir hayır dedi.Nerden çıkarıyorsun böyle soruları bilmemki elbette kayınbaba sen düşünme demişti.Bu cevapla ferahlayan Rüveyda derin bir nefes aldı,az önceki korkusu geçmişti.Rüveyda; 14 yaşında,1.74 boyunda beline kadar uzun sapsarı saçları olan, balrengi gözleri ,duru beyaz teni ile çok güzel bir kızdı.Çok değişik bir yüz güzelliği manidar siması vardı.Bu güzel alımlı kız bir hafta içinde yeniden gelen Mahir ustanın yakınları tarafından alınmış ve yeni evine doğru yola çıkmışlardı.
    Hayatının geri kalan kısmını geçireceği eve gelmişti.Kadınlar tarafından bir odaya alındı öbür odada erkekler ve nikah kıyacak hoca vardı ,dualar edildi kadının biri gelip Rüveyda'ya -vekalet verdin mi ?diye sordu ,Rüveyda hiç bir şey anlamamıştı yanındakilere baktı- ne verdimmi ?diye sordu.Yaşlı kadınlar toyluğunu gördükleri kıza tamam tamam deyip gittiler.Meğer dini nikah için vekalet isterlermiş Rüveyda bunu sonra öğrenecekti.
     Bir müddet sonra misafirler gittiler.Rüveyda birden odaya giren adamı görünce insiyaki şekilde ayağa fırladı ,sen de kimsin ,oğlun nerede sen kimsin diyordu.
    Mahir usta ;45 yaşında,1.60 boyunda ancak olan,esmer,burnu şark çıbanı yüzünden delik deşik ,adeta yarısı yok gibi duran çirkin sevimsiz eni-boyu bir,abus çehreli bir adamdı.Çerkez Rüveyda ağabeyi ve yengesinin üç kuruş para uğruna komplosuna kurban gitmişti.
    Kaçmak için kapıya ,cama koşmuş fakat başaramamıştı.Mahir usta halinden memnundu.İlk eşi Zekiye hanım çok üzgün fakat suçlu gibi sessiz ,
 naçar vaziyetteydi.Yeni gelini bağrına bastı ,ona bildiği herşeyi yavaş yavaş öğretmeye başladı.Çerkez pek becerikli ,çabuk öğrenen biriydi.Çok kısa zamanda yemek,tatlı yapmayı,dikiş,dantel ve yöreye has iğne işlerini öğrendi.Geldiğinin birinci yılı bir kız bebeği oldu.Daha sonra peşpeşe tam iki kız ve iki erkek çocuğu doğdular..Aradan geçen uzun yıllar içinde çocuklar ilk eşin üzerine kayıt edilmişlerdi.Asla resmi nikahı olmadı ve resmi nikahı olmaması ,beyaz gelinlik giyememek hep içini kemiren gizli bir yara olarak kaldı.
    Mahir usta,, bu güzel,genç ve narin hanımın gençlik enerjisini sömürdüğünden midir bilinmez uzun yıllar yaşadı.2003 yılında 80 yaşındayken  öldü, çerkez onbeş yıldır hastalığı ile uğraştığı son beş yılında ise yatalak olan eşine elinden geldiği kadar bakmış asla ne birilerine şikayet etmiş ne de isyan etmişti.Eşi öldükten sonra ise peşpeşe ağır hastalıkların pençesine düşen bu fevkalede kadın bir enkaz haline gelmişti.

   ( Her hakkı mahfuzdur kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir)