The Colours Of Life
  HARAMHOR
 


                                                    HARAMHOR
  

Bakırcı Celil usta ,şehrin kalesinin hemen karşısında yer alan sıra sıra dizilmiş ufak dükkanlardan birinde babası ve kardeşleriyle  bakır mutfak eşyaları yapıyordu.Babası kalaycıydı; gençliğinde eşek üstünde köy köy gezerek kalaycılık yapan adam, daha sonraki yıllarda bakırcılığa dönmüş ,oğullarının da çalışıp destek olmasıyla bir ev sahibi olmuştu.Bakırcılık mesleği iyi gelir getiren ,karlı bir işti.Fakat Celil artık babasının yanından ayrılmak istiyordu.Kendisinden on yaş büyük ağabeyi işini ayırmış gitmişti.Kararlıydı,babasıyla konuşacaktı. O gün eve kararlı birazda düşünceli bir şekilde gitti.Eşi  ondaki değişikliği hiç farketmedi bile,akşam namazı kılınıp ,yemeklerini yedikten sonra babasına konuyu açtı.Kalaycı Halil birden ateşe basmış gibi olmuştu duydukları karşısında ,duyduğu ve hiç hoşlanmadığı kararından ötürü oğluna  ayrıntılı konuşmak için  ,"hele zamana bırak.."demeyi geçirdi aklından ,fakat karşısında bağdaş kurmuş oturan Celil'in kindar bakışlarla kendisini süzdüğünü görünce "tamam oğul" dedi "madem istiyorsun yarın hesabı çıkarın var git işine
bildiğin gibi yap "demek zorunda kaldı.
    Celil evine gitmek  için yola  çıktı,eve gelir gelmez eşine yatmak istediğini söyleyerek odasına  çekildi,Radife epeydir kocasını işini ayırması yönünde etkilemeye çalışıyor bu konuda elinden geleni yapıyordu ,Radife eşinin tavırlarından babasıyla konuştuğunu anlamıştı.Celil iyi bir iş başarmış   ödülünü bekleyen adam   pozunda Radife'ye  bakıyordu.On yıllık evliydiler, Celil karısından son derece çekinir onun hilafına bir iş asla yapamazdı.Son derece kurnaz,hilekar ve histerik bir kadın olan Radife kocasından bir şey isteyeceği zaman ona  cinsel ambargo koyar ve istediğini elde ederdi.
    Yine aynı şey olmuştu ,uzun zamandır kocasından uzak duruyordu ,kocasına aferin der gibi bir bakış fırlattı ikiside aynı şeyi düşünüyorlardı.
   Ertesi gün hesap kitap işi tamamlanmış işlerini ayırmışlardı.Elde ettiği parasını eline alan Celil daha önce konuştuğu dükkan sahibinin yanına giderek almak istediği yerin parasını verdi.Parasının büyük kısmını vermiş ; elinde çok az bir miktar kalmıştı fakat önemli değildi dükkan sahibi olmuştu.Aldığı dükkan kalenin eteklerinde ve iş anlamında çok iyi bir yerdeydi.Dört sene önce evini ayırmış olan Celil şimdi de işyerini ayırmış olmanın mutluluğunu yaşıyordu.
    Bakırcı Celil , hırslı bir adamdı fakat eşi Radife'nin  hırsı yanında onun ki, sönük kalırdı.Şimdi para kazanmalıydı.Ertesi gün kendisine ait alet ve edevatları yeni dükkanına sevinçle taşımış işe başlamıştı bile.Her gün erkenden işinin başına gidiyordu.Bakır tencere ve yöreye ait her türlü mutfak gereçleri yapıp satıyordu ,arada bir bakır hurda getiren de oluyordu eski kap -kacağını satmak isteyenler de oluyordu , bu alış-verişlerde   iyi kar vardı.Bir gün eski arkadaşlarından biri olan kör Osman ,epey hurda bakır getirdi ve biraz sohbet ettiler.Gelen arkadaşı şaşı gözleri ,kırpık saçlarıyla komik yüzlü karikatür gibi bir adamdı.Kendine ait iş yerini açalı çok olmamıştı.Bu komik yüzlü adamda bakırcıydı, bir süre önce   bakır tepsilerin ve sinilerin tabanlarını düzlemek eğriliğini gidermek için mermere ihtiyacı olduğunu söylemişti.İhtiyacı olan mermeri bulan Osman,  eksiğini nasıl giderdiğini anlatıyordu. Osman ve arkadaşı şaşı Muharrem...İki gariban ortak  olmuştu. İşçilikten usanmış iş yerini henüz açmışlardı.Açtıkları küçük dükkanda bir tokmağı,çekiçi ve bir örsünden başka bir şeyi olmayan iki gariban ortak kader arkadaşıydılar.Ellerinde endazeleri olmadığından fason olarak bakır mamülleri yapıyorlardı.dükkanı ilk açtıkları günlerde  acilen bir mermere ihtiyaçları vardı , yiyecek ekmeği zor kazanan domates ekmek  soğandan başka yiyecek bulamayan iki adam ; paraları olmadığı için dükkanda kullanmak üzere ihtiyaçları olan mermeri mezarlıktan çalmaya karar vermişlerdi.Gece olunca mezarlığa gitmişler, korku içinde gezinip "şu müslüman mezarı, bu ermeni mezarı" diye bakınıp sonunda bir ermeni mezarından mermeri sökmeye karar vermişlerdi.Uygun buldukları bir  mermeri  yerinden söktüler.Kör Osman    komik  yüzlü, küçük  gözlü,  zayıf , kuru  yüzlüydü.    Öteki  arkadaşı  kısa boylu, ablak yüzlü hafif  şişman olan şaşı  Muharrem  lakabıyla  bilinirdi,   iki  arkadaş  mermeri sürüye sürüye  mezarlık duvarının  yanına kadar  getirdiler.Daha  önceden    açtıkları mezarlık  duvarındaki  deliğin  yanına geldiler. Muharrem  şişman  olduğundan,  delikten  geçememişti. Osman  zayıf  olduğundan  delikten duvarın  öbür  tarafına  geçti dışarı çıkan kör Osman  mermeri çekmeye başladı ,şişman olan   şaşı Muharrem  ise  mezarlığın  içinden  dışarı itmeye  başladı ,Osman çekti  Muharrem  içerden  itti  zor  bela  mermeri  dışarıya   çıkardılar.Muharrem  yorulduğundan  "biraz belimi  doğrultayım"  diye  ayağa kalkttığında , zaten  mezarlıkta  olması  sebebiyle içinde korkuyla karışıklık tedirginlik olduğundan ,O sırada mezarlık  karanlık ve  Muharrem de etrafı  iyi  göremediğinden  üstelik  gözleride  zayıf  olduğu için ,  yanına  yaklaşan  köpek  yavrusunu  farketmemişti.Köpek     Muharrem'in elini koklamaya başladı bunun üzerine  korkuya kapıldı ,bağırıp çağırmaya başladı. Osman'a seslendi Osman ,duvarın arkasında olandan habersiz," ne oldu ne var?" diye bağırdı. O öteki taraftan Muharrem bu yandan bağrıştılar, az önce    delikten geçemeyen Muharrem , korkuyla öteki tarafa bir anda geçti, farkına varmadan  Muharrem'le buluştu. Osman "noldu?, ne diye bağırıyorsun ?"diye sordu."Orda bir ölü elimi kokladı, yaladı!"der tam o sırada delikten geçip yanlarına gelen köpeği farkederler.Muharrem'i korkutan şeyin köpek olduğunu anladılar.Korkuları biraz yatışmıştı" Ermeni malı gayri-müslime ait olduğundan, günah değildir." düşüncesiyle çaldıkları mermeri gün ağardığında eşekli bir hamal bularak , yükleyip çalıştıkları dükkana doğru yola çıkarlar.Yaşadıkları bu gülünç olayı hızlı hızlı arkadaşı Celil'e anlatan Osman'ı ,Celil çok severdi.
     Az sayıdaki arkadaşından biri olan bu adam ,aynı zamanda çok sağlam   dostudur.Celil arkadaşının ihtiyacı olan mermeri bulmasına ve işine devam etmesine sevinmiştir.Celil işlerini yavaş yavaş oturtmaya başlamıştı,fakat yeterli değildi, kendisine arada bir hurda getiren Osman'a tembih etmiş ''hırsızlık mal olursa da getirin'' demişti.Hırsızlık hurdaları da almaya başlamıştı.Bir gün Kör Osman ile birlikte bir adam gelerek, birlikte iş teklif etmişti.Üç adam konuşmaya başladı.Teklif edilen iş civar köylerden ve civar illerden koparılacak yüksek gerilim hatları ve kablolar meselesiydi.Bu işin çok karlı olduğunu söylediler kabul etti.Birkaç defa bu işi teklif eden kişilerle birlikte at sırtında zorlu yollardan geçerek gitti.Tüfekle vurulan kablolar toplanarak sağlam kaçakçı atlarına yüklenip daha önceden anlaşıldığı şekilde satılıp paylaşılıyordu.Hırsızlık mal alımları bir iki sene devam etti, biraz yükünü denklediğini hissedince hırsızlarla ilişiğini kesti.Keyfi yerindeydi,gerekli sermayesini biriktirmiş,artık kendini güvende hissediyordu.Aynı zamanda Celil'in atölyesi de çalışmaya devam ediyordu. Kendisiyle aynı mesleği yapan Ercan arkadaşı ile bir süre sonra alüminyum imalatı yapmak üzere ortak olmuştu.Son derece dürüst olan bu adam ,alüminyum mutfak eşyası yapımında iyiydi.Bakır eşyaların devri kapanmış ,alüminyum mutfak eşyaları çok gözdeydi.Sıkı bir şekilde çalışıyorlardı.Ürettikleri türlü türlü alüminyum tencere modelleri ,tepsiler,kovalar kapış kapış satılıyordu.Siparişleri yetiştirmekte zorlanıyorlardı.Bu arada  Celil oğlunu da kendi yanına almış ortağı onu yetiştiriyordu.Bu arada Celil büyük bir arsa almış oturduğu evin de üst katını yaptırıyordu.Mühendise projesini çizdirmeden kafasına göre evinin üst katını,terasını bahçeye havuzunu yaptırmıştı.Bütün bu işleri bitirdikten sonra da ortağı ile çalışmaya devam etti.Altı yıl süren bu ortaklık döneminde hesap kitap işlerine hep Celil bakmış, ortağı Ercan  sadece üretim imalat işleri ile uğraşmıştı.Altıncı yılın sonunda Celil oğlunun iyice yetiştiğinden emin olduğundan Ethem'i  fazlalık olarak görmeye başlamıştı.Ercan da  paraya ihtiyacı olduğu zaman kendisine verilmemesinden harcamalarda fikrinin sorulmamasından rahatsızdı.Hesapları gözden geçirmeye karar verdiler.Yaptıkları hesap dökümü sonunda Ercan  şaşkına dönmüştü.Gece gündüz çalışmışlardı kendisi herhangi bir mal alımında bulunmadığı halde iyi kazanamamıştı.Ayrılmaya karar verdiler.İki ortak ayrıldılar.Ortaklığın daha fazla devamında her ikisi de menfaat göremiyordu Celil Ercan'ı kendisine  yük gördüğünden, ondan alacak birşeyi kalmadığından istemiyordu Ercan'da  elde ettiği kârın çok düşük olduğundan bitirmeyi uygun görüyordu.


 
 

© Copyright Colours Of Life Tüm Hakları saklıdır
 
 
© Copyright Colours Of Life Tüm Hakları saklıdır myspace layouts

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol