|
|
|
PİŞMANLIK
Derin pişmanlıklar içindeyim,o kadar acı çekiyordumki Çağatay'ın yanıma gelerek - hani geçmişe pişmanlık duymayın üstünü çizin gitsin demiştin sözleriyle düşündüm hayır bu benim için geçerli değildi ,hiç bir zaman kendimi affetmiyecektim burada kaldığım evliliğime devam ettiğim için,babamın nazi eğitiminden silkinip herşeyi bir tarafa öteleyip ben yaptım oldu demediğim için,pişmanım herkes ne derse desin ne iftira ederse etsin deyip alıp başımı gitmediğim için.Şöyle bir geriye dönüp baktığımda ayrılmamın şart olduğunu gören annemin beni evine kabul etmeyişini boyun büküp geri dönerek kabullenmek yerine alıp başımı nereye kimin yanına hangi şartlara olursa olsun kaçmadığım için ,o kadar pişmanım ki bu pişmanlık yüreğimi yakıp kavuruyor bu acıya dayanamıyorum taşıması çok zor olan bu yükü kaldıramıyorum.Niçin gençliğim heba oldu, kimin uğruna ?Önce babamı düşündüm ,boşanmak onun kitabında yoktu ,doğduğum yerden öleceğim yere gitmiştim.Yemeğe atılan tuz gibi erimem gerekirdi böyle denilerek büyütülmüştüm.O cezaevindeyken boşanmam söz konusu bile olamazdı ,babaannem baban kaçar gelir alayınızı öldürür demişti.Evet yapabilirdi yapmasa bile enazından çıldırırdı bunları düşünerek durdum mecburdum.Babam yedi yıllık hapis hayatını orada ölerek noktalamıştı.İşte o zaman mümkündü fakat annem başta bana olmak üzere çocuklarına cephe almış eski sevgisizliği katlanarak artmıştı.
Yine kalakalmış koca evine hapis olmuştum.Sorunlar asla bitmiyordu çünkü yanınızdaki kişilikten kaynaklanan sorun bitmezdi mümkün değildi.Hapishanemde kalakaldım nafile çabalar ,zavallı direnişler gösterdim.En son 2000 ve 2001 yılında greencard çekilişine katıldım ne kadar da ümitliydim geriye dönüp bakınca o aptalca ümitlere nasıl kapılmışım ,nasılda sevinçle koşturmuşum hayret ediyorum.Olmadı piyangoya bel bağlayan bir aptal gibi dımdızlak kurumuş ümitlerimle ortada kaldım.Bende çare tükenmezdi başka bir fikir aklıma geldi bu defa onu uygulamak için harekete geçtim Ankara'ya ,planımı uygulamak için gittim tabii yine sevinç içinde ve müthiş bir enerjiyle iki kız kardeş yola çıkmıştık.18 yaşındaki bir kız kadar mutlu,ümitli uçarcasına adımlarımla gerekli işlemleri yerine getirdim.Güya bağımsızlığımı kazanacaktım hemde kimsenin kapısını çalmadan dil dökmeden görünmez adam olup kaybolacaktım düşünmek bile mutluluktan kalbimi titretiyordu.Bu erken sevinç bankada yüklü bir miktar para göstermem gerektiği söylenince azaldı ,anneme söylemek zorunda kaldım fakat parasını kimseye güvenmezdi ne olurdu sanki vize alana kadar yardımcı olsaydı.Tabii ki olmadı.Hüsran içinde metroya geldim treni beklerken hayatımda ilk kez kuvvetli bir his kendimi raylara atmam için adeta beni sırtımdan itti şöyle bir sarsılıp yinede gözlerimi raylardan ayıramadığımı net hatırlıyorum ne kadar kalakaldığımı hatırlamıyorum ,bir el kolumdan çekiştirerek tatlı bir sesle hanımefendi konuşabilirmiyiz dedi.Eli yüzü düzgün Türkçesi güzel memur kılıklı biriydi şaşkındım kendimi kenara doğru attım acaba ne düşündüğümü anlamışmıydı az ileride bir gurup insan vardı bana bakıyorlardı kaçmalıydım kimsenin duygularımı anlayamıyacağı gözlerime bakamıyacağı bir yere gitmeliydim koşar adımlarla yürümeye başladım ,kendimi daha fazla tutamadım hem ağlıyor hem yürüyordum.
|
|
|
|
|
|
|
|
© Copyright Colours Of Life Tüm Hakları saklıdır
|
|
|
|
|
|
|
|