The Colours Of Life
  HARAMHORUN OLUMU
 


           
                                    HARAMHORUN     ÖLÜMÜ

       
 Gece saat 23.15  olmuş hala konuşuyorlardı.Çiğdem odasına çekilmek istiyor eşi hala ailesinden ,özellikle babasının geçmişte yaptıklarından hararetli bir şekilde şikayet ediyordu.Çiğdem bunları duymaktan bıkmış usanmış hıı evet tabii gibi anlamsız seslerle dinlemiş gibi  yapıyor aslında üstün körü dinliyordu..Kadıncağızın gına getirmesinin sebebi eşinin sürekli şikayet etmesine rağmen ailesiyle karşılaşınca uysal kuzu oluvermesi ve onlara inanılmaz sevgi gösterilerinde bulunmasıydı bu durum  canına tak etmişti.Bir ara yine hımmm anlıyorum derken eşinin telefonu uzun uzun çaldı.Eşi telefona doğru yürürken çiğdem --ya şunlardan birinin ölüm haberi gelmedi gelsede kurtulsam diye mırıldanıyordu.Kastettiği kişiler kayınvalidesi ve kayınpederiydi.Tam bu sırada eşinin --ne yapalım takdir dediğini duydu.Galiba dileği gerçekleşmişti hemen bir sigara yaktı eşinin odaya gelmesini bekledi ,eşi sakin bir tavırla babam ölmüş deyiverdi.Yıllarca bu anı bekleyen günde beş vakit ezan  gibi dilekte bulunan çiğdem birden sessizleşmişti.Başın sağolsun dedi eşine ve banyoya yöneldi.Banyoda bir müddet aynada kendisine baktı --inanamıyorum sevinmem lazım fakat hiç bir şey hissetmiyorum ,hayret dedi içinden .Yüzünü yıkadı yeniden odaya döndü.Şaşkındı kendine inanamıyordu ,halbuki yıllarca bu anı beklemiş alacağı haberle sevinçten coşacağını sanmıştı.Eşi hemen giyindi annesinin evine gitti.Düğün ve cenazelerden nefret eden çiğdem ertesi gün gitmeyi  düşünüyordu.O gece zihni karmakarışıktı,ne kadar uykusu vardı oysa.Epey oyalandı sabaha karşı üç te cep telefonunu yastığının altına koyarak yatağına yattı.İnanılmaz mutlu bir uyku çekip öğle üzeri kalktı kahvaltısını yapıp gazetelerini okudu, duşunu aldı.Bütün bunları ağır çekim film yavaşlığında yaptı halbuki aceleci bir yapısı vardı.Öğleden sonra  bir taksi çağırdı ve onunla kayınvalidesinin evine gitti.Ev kalabalıktı ,riyakar kadınlar salon,diğer odalar ve mutfağı doldurmuşlardı.Nasıl öldü neye üzüldü de öldü gibi saçma sapan laflar edip bu konuda bilgi edindikleri halde tekrar tekrar aynı şeyleri konuşuyorlardı.Çiğdem hiç kimseyle muhatap olmak istemiyordu doğruca kayınvalidesini buldu kadın kendisine tuhaf bir şekilde içtenlikle sarılmış nerede kaldın çiğdem demişti.Çiğdem ses etmemiş yaşlı kadının talimatlarını dinleyerek mutfağa yönelmişti.Mutfakta kimi ayak üstü kimi masada oturan kadınlar gelmeye başlayan yemekleri tıkınmaya başlamışlardı bile.Çiğdem in midesi bulandı ,sanki ölünün etini yiyor gibiler bu ne iştiha diye geçirdi içinden.Babasının cenazesinde yaşadıklarını hatırladı.O sırada çektiklerini hatırlamak sinirlerini bozdu.Eşinin amcasının kızı olan münevver dişlerinin arasından tuhaf bir sesle --nerede kaldın çiğdemmm çok mu uzaktaydın haberi alamadınmı dedi.Çiğdem cevap vermedi.Münevver yine ve yüksek sesle aynı sözleri tekrarlayınca çiğdem sinirlendi uzun yıllardır görmediği üstelik hiç bir samimiyeti olmadığı kadın kalabalığın ortasında skandal çıkarmaya çalışıyordu,amacı sevilmeyen gelini paylamak herkesin içinde bozum edip yengesinden ödül almaktı.Goygoyculuk yaparak hayatını sürdüren nerede cenaze varsa koşan bu toplayıcı kadınla çiğdemin hiç bir işi olamazdı.---İşte geldim dedi çiğdem.
Lutfen Devamı icin tıklayınız..
   ---Sizler de geldiniz ne faydamız var,boş boş oturup dedikodu yapıyoruz.Erken gelsem ne yapabilirdim dedi ve uzaklaştı.Münevver başına balyoz yemiş gibi olmuş cevap verememişti.
   Az ileride görümcesini gören çiğdem ona doğru kollarını açarak gitti sarıldı.İkiside birbirlerini severlerdi.İki kız kardeş gibiydiler.Gelin-görümce sürekli birbirlerine destek olan birbirlerini anlayan iki kadındı.Görümce Melahat ın eşi on altı yıl önce kendisini terketmiş kaçmıştı.Nerde ne yapıyor bilmiyorlardı.Babasının vefat haberi üzerine hemen gelmiş üstüne düşen görevleri yerine getirebilmek için uğraşıyordu.Çiğdem gelmeden önce annesi ve ağabeyleri ile mezarlığa da gitmiş defin işlemi sırasında bulunmuştu.O gün akşama kadar gelen-giden taziyelerini ileten insanlarla ilgilenip yemek ve içecek ikramlarında bulunulmuştu.Çiğdem kayınvalidesinin Kuran okunması yönünde bir istekde bulunmayışına şaşırmıştı en azından  gelen insanlara karşı ayıp oluyordu.Melahat a bu konuyu sormak ihtiyacı hissetti ---Melahat gelen bazı kadınlar soruyorlar annen Kuran okutmayacak mı?Melahat bu soru karşısında sıkıntıyla cevap verdi --aslında okunması lazım herkes ne der fakat annemi görüyorsun gelenlerden çok rahatsız Allah verede kimseye kem bir söz etmeden şu günleri atlatsak deyiverdi.Ne Melahat ne annesi nede çocukları Kuran okumayı bilmiyorlardı.İlk gün bu şekilde geçmiş akşam saat 21 de çiğdem evine dönmüştü eşi ise annesinin yanındaydı.Ertesi gün mecburen yine taziye evine giden çiğdem kayınvalidesinin ilk güne göre daha bir huzursuzluğunun arttığını farketmişti.Salonda oturuyorlardı.Gelen konuklarıyla bir-iki kelime ettikten sonra hole çıkan yada mutfağa yönelen her konuğun peşinden gidiyordu.Misafir kalabalıklaştığında  çiğdeme kaş-göz işareti yaparak kim ayağa  kalksa peşinden gitmesini istemeye başlamıştı.Çiğdem kendisini zaten sıkıldığı bu ortamdan arka odaya atmış melahata annesiyle ilgilenmesini söylemişti.Taziye için gelen hanımlardan iki tanesi kuran okunmadığını görünce öncülük yapmak istemiş yanlarında getirdikleri arif pamuk un kitabından yasin -şerif ve diğer duaları okumaya başlamışlardı.Kayınvalidesi çocukları dışında kimseyle ilişkisi olmayan konu komşuyla,akrabalarıyla görüşmeyen bir kadındı .Gelinlerinin aileleri ile de görüşmezlerdi.Eşi vefat etmeden önce de evine sadece oğullarının gelmesinden hoşlanır ,torun yada gelinleri istemediğinden onlarda gelmezlerdi.En söz dinlemez gelini bile bu durumu anormal bulduğu için inadına gelmek gibi bir gaflette bulunma sonunda fena halde kalbi kırılmış kovulmadan beter edilmişti.Bu duruma içerleyen Lütfiye gelin eşiyle bu durumun çok kavgasını vermiş sonunda yenilmişti.Eşi sürekli annesine yalnız gidiyor hafta arası iş çıkışı ayrıca hafta sonları orada bulunuyordu.Çiğdem ilk gelindi ve bu ailenin huylarını çok iyi bildiği kadar kıskançlıktan eser taşımayan bir  kadın  olarak diğerlerinden daha sakin ve mutlu görünüyordu.Çiğdem  kendisini daraltan nefes alamadığı bu insanların arasına sadece üç gün katılmış üç günün sonunda bir daha adımını atmamıştı.Sonradan melahatdan duyduğuna göre dördüncü gün kayınvalidesi gelen konukları kovmuş açık durmak mecburiyetinde bulunulan daire kapısını kapattırmıştı.Çiğdem bunu duyunca kahkahadan kırılmıştı çünkü bu davranışı bekliyordu yaşlı cadı dört gün iyi sabretmişti.Konukların kovulmalarından sonra evde iki gün boyunca temizlik yapılmış nihayet ana-sultan ve oğulları başbaşa kalmışlardı.Melahat da evine çekilmişti.Melahat annesinin evinden çıkıp kendi evine giderken çiğdeme uğramış koltuğa oturur oturmaz ilk sözü ohhh be çiğdem dünya varmış ben artık özgür bir kadınım  gördün mü bak babam öldü ve mutluyum darısı da annemin başına deyivermişti.Çiğdem bu sözleri hiç garip karşılamadı zira bu ailede ki despotluğu zalimliğin derecesini çok iyi biliyordu.Uzun yıllar nefes aldırılmadan sürekli aşağılanarak ,ezilerek hakaret edilerek dayak korkusu çekerek nasıl yaşanıldığını çiğdem çok iyi biliyordu.Ölen  zalim, aşağılık adam kurtlar vadisinde ki sürekli oğlunu döven çirkin adamın iyi giyinen ,zengin kılıklı olanıydı.Onun kadar mendebur,dünyaya tapan, ölüm sözü etmeyen ,unutarak da  olsa ağzından ölümle ilgili bir  söz çıkan herkese tanıdık yada yabancı olsun  kötü söz söyleyen   bir adamdı.Taziye için gelenler arasında eski çırakları zamanında ustasının yaptığı zulümleri herkesin içinde anlatmışlardı.Aslında kendi esnafından gelen çok az kişiydi.Gelenler de hiç hoş şeyler anlatmamışlar adeta oh oldu demeye getirmişlerdi.
   Haramhorun ölümünden sonraki günler ve aylarda yaşlı karısının oğullarına olan düşkünlüğü daha da artmıştı.İlk altı ay boyunca yanında her gün bir oğlu yatmıştı.Fakat bu durumdan büyük oğlu hariç herkes sıkılmıştı.Gelinler eşlerinin gitmesi yüzünden kavga ediyorlardı evlerinde huzur kalmamıştı.Üç oğlu da annelerinin evinden tamamen ayaklarını çekmiş her gün büyük bir mutlulukla sadece büyük oğlu gider olmuştu.Diğer kardeşleri gitmeyi terkedince büyük oğlu haftada altı gün kalmaya başlamıştı.Çiğdem bu durumdan hiç şikayetçi değil gibi görünüyordu.Melahat bile bu durumun hiç normal olmadığını niye kızıp kavga etmediğini sormuştu.Çiğdem aslında bu durumdan da bu ailede bulunmaktan da hiç mutlu değildi.Değiştirmeyi istediği durumları değiştirememiş kendisine yeni bir yol çizmişti.Eşinin asla söz dinlemeyen kaale almayan yapısının farkındaydı.Onun için hiç bir anlamı olmadığını çok iyi biliyordu.Akşama geç kalacak mısın diyemez telefon ile rahatsız edilmek istemezdi.Bunları özgürlüğüne gem vurmak olarak gören adam ana-babasına  ve kardeşlerine köle olmaktan hiç şikayetçi değildi.Çiğdem eşi eve gelmeyince artık mutlu oluyordu.Kendisini bir türlü benimsemeyen, hep uzak duran  kağıt üzerinde eşi gibi görünen  adamın, vaktinin büyük bölümünü annesinin yanında geçirmesi daha iyi olmuştu.Evde huzursuz ,yabancı biri gibi davranışlar gösterip çocukları ve kendisini huzursuz edeceğine gelmesindi daha iyiydi.
    Aradan aylar geçmiş aile içinde miras paylaşımı yüzünden huzursuzluk baş göstermişti.Çiğdem ve eşi hariç diğerleri büyük bir hırsla bu konuda payını büyütme savaşına girişmişti.Erkek kardeşler annelerinin de desteği ile iki kız kardeşine tek kuruş vermemek için değişik formüller üzerinde konuşuyorlardı.Eşi yıllar önce kaçmış olan melahat avukat tutabilecek durumda değildi,oğlu yüzünden zor günler geçiriyordu.Ayrıca ağabeyleri ile arasını açacak ,kırgınlık yaratacak bir durum meydana gelmesin diye de azami gayret sarfediyordu.En küçük kardeş uzaktaydı ,onun eşi de kırgınlık olmasın diye düşünen ve mahkeme yoluyla satış olursa mal-mülk çok ucuza gider diye düşündüğünden işi zamana bırakıyordu.Bütün bu kaygılar ,tartışmalar sırasında şüphesiz en mutlu kişi radife hanım dı.Ne yapmış ne etmiş eşi hasta iken adamı ısrarlarıyla bezdirmiş ve çocuklarından habersiz bütün mal varlıklarını kendi üzerine geçirmişti.Bu konuda rahatdı,onun  şimdilik mücadele ettiği en önemli konu eşinin iki oğlu ile ortak olduğu kuyumcu dükkanında net kaç lirası olduğunu bilmeyişi idi.Bu paranın peşindeydi,eşinden kalan her şeyi avuçlarına alarak , onun sağlığında eşini kullanarak yaptığı idari işleri açıktan yapmaya çalışıyordu.Çiğdem dönen dolapları gördükçe söylenen sözleri duydukça görümcesi melahat a --iyi ki daha fazla varlığınız yokmuş ya birde olaydı alim allah bunlar birbirlerini adam tutarak dövdürür yada başka şekilde zarar verirlerdi dedi.Melahat haklısın sana katılıyorum dur bakalım bu düğümü nasıl çözeceğiz diye cevap verdi
.

                              
 
 

© Copyright Colours Of Life Tüm Hakları saklıdır
 
 
© Copyright Colours Of Life Tüm Hakları saklıdır myspace layouts

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol